Kırk hafta süren hamilelik heyecanlı, mucizevi aynı zamanda da endişeli bir dönemdir. Herkes bebeğini sağlıkla kucağına almak ister ancak bazı gebeliklerde tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir. Buna “Riskli Gebelik” diyoruz.
Hamilelik kanamaları da riskli gebelik nedenlerinden biridir. Bazı hamilelik kanamaları fizyolojik yani normal kabul edilirken, hamilelikte yaşanan bazı kanamalar tehlikeli kabul edilir.
Konunun daha iyi anlaşılması için hamilelik kanamalarını gebelik haftasına göre 3 bölümde inceleyebiliriz.
Gebeliğin ilk 3 ayında olan kanamaların nedenleri şunlar olabilir.
“1 aylık hamilelikte kanama olur mu? 1 aylık hamilelikte kanama olması normal midir?” soruları en çok sorulan sorulardan biridir. 1 aylık hamilelikte bazen kanama olabilir. Bu kanamanın nedeni embriyonun rahime tutunmasıdır. İmplantasyon kanaması da denilen erken gebelik kanaması genelde 1-2 gün sürer ve geçer. Bu kanama fizyolojik yani normal kabul edilir ve herhangi bir şey ifade etmez.
Tutunma kanamasının esas düşük tehlikesinden ayırt edilmesi gerekir. Bunun ayrımı biraz zor olmakla beraber genelde ultrasonla ayırım yapılır.
Kadın doğum pratiğinde hamileliğin başında kanaması olan hastalara bunun tutunma kanaması olduğu yani endişe etmemeleri gerektiği anlatılır. Ama yine de hastaya düşük tehlikesi de olabileceği bu nedenle dikkat etmesi gerektiği bilgisi verilir.
Kanaması olan hastanın mümkün olduğu kadar istirahat etmesi ve cinsel ilişkiye girmemesi gerektiği tavsiyelerinde bulunulur. Gerekli hastalara ise düşük önleyici tedavi başlanır. İlişkiden sonra kanama hamilelik belirtisi değildir.
Düşük tehlikesi her 4 gebe kadından 1’inde görülür (1). Düşük tehlikesi olan hamilelerin ise %25’i düşük yapar (2).
Düşük tehlikesinde pembe, kahverengi gibi kan renkleri olabilir ve düşük riskinin olduğunu ifade eder.
Düşük tehlikesi olan hastaların ultrasonda kanama alanı görülebilir. Kanama alanının görülmesi düşük tehlikesini biraz artırsa da, bu durum bebeğin kesin düşeceği anlamına gelmez.
Düşük tehlikesi tanısı alan bir hastanın istirahat etmesi, cinsel ilişkiye girmemesi ve düşüğü engelleyici ilaç tedavisi alması gerekir.
Her 4 kadından biri düşük yapar. Düşük kanaması tutunma kanaması veya düşük tehdidindeki kanamaya göre daha fazladır. Kanama ile beraber genelde kasık ağrısı da görülür.
Düşük tanısı esas ultrasonla konur. Daha önce ultrasonda görülen gebelik kesesinin ultrasonda görülmemesi düşük tanısını koydurur.
Eğer gebelik ultrasonla görülemeyecek kadar küçükken düşük olursa, tanı kanda gebelik testi (bhcg testi) ile konur. Önceki BHCG değerine kıyasla değerin düşmesi düşük tanısını koydurur. Düşük olduysa BHCG değeri sıfırlanana kadar BHCG takibi yapmak gerekir. Böylelikle dış gebelik veya üzüm gebeliği (mol gebelik) atlanmamış olur.
Düşük sonrası içerde parça kalıp kalmadığı ultrasonla kontrol edilmelidir. Eğer rahimde parça kaldıysa kürtaj ile rahimin temizlenmesi kanamanın ve enfeksiyonun gelişmesini önlemek açısından çok önemlidir.
Boş gebelikte gebelik kesesi ultrasonda görünür ama içinde embriyo görülmez. Gebelik kesesi 25mm e ulaşmasına rağmen embriyo görülemiyorsa boş gebelik tanısı konur.
Boş gebeliğin %90 nedeni bebekte kromozomal anomali olmasıdır. Boş gebelikte vücut sağlıksız olan gebeliği atmak ister, bu nedenle ara kanamalar olur. Boş gebelik tanısı konduktan sonra bir süre kendiliğinden düşüğün olması için beklenebilir.
Eğer kendi kendine düşük olmuyorsa kürtaj ile gebeliğin sonlandırılması gerekir. Çünkü sağlıksız gebelik uzun süre rahimde kalırsa DIC (Dissemine İntravasküler Koagülasyon) denilen zehirlenmeye neden olabilir.
Dış gebelikte embriyo rahim dışı bir yere tutunmuştur. Genellikle de dış gebelik tüplerde görülür. Dış gebelikte BHCG 1500-2000 mıu/ml olmasına rağmen transvajinal ultrasonla gebelik kesesi görülmezse dış gebelik tanısı konur. Çünkü normal gebelikte BHCG >1500 olduğunda ultrasonla gebelik kesesi görünür.
Dış gebelik anne mortalitesinin önemli nedenlerinden biri olduğu için gözden kaçırılmaması gerekir. Dış gebelik de vajinal kanama ve kasık ağrısı şeklinde belirti verir. Bu nedenle hamilelik kanamaları nedenleri arasındadır ve gözden kaçırılmaması gerekir (3).
Mol hidatiform halk arasındaki adıyla “üzüm gebeliği” de hamilelik kanamaları arasındadır. Üzüm gebeliğinin tanısı ultrasonla, kanda bhcg değerinin çok yüksek olması ve esas patoloji ile konur.
Anne hayatını tehdit edecek kadar ciddi kanamaya neden olabileceği için gözden kaçırılmaması gerek hamilelik kanama nedenleri arasındadır.
Hamilelik kanamalarının altında hamilelik dışı nedenler de olabilir. Bu nedenler jinekolojik, üriner sistem veya gastrointestinal nedenler olabilir.
Hamilelik kanamasının jinekolojik nedenleri arasında rahim ağzında yara, polip veya miyom sayılabilir. Bu nedenle kanaması olan bir gebenin spekülüm ile muayene edilmesi ve bu jinekolojik problemlerin olup olmadığının araştırılması gerekir.
Jinekolojik nedenler dışında idrar yolu enfeksiyonu, taş veya anal fissür, hemoroid de kanama yapar. Hasta yanlışlıkla bu kanamanın vajinadan geldiğini düşünebilir. Bu nedenle kanamanın vajinal kanama olup olmadığından emin olmak gerekir.
Hamileliğin 14-28 haftası olan kanamanın nedenleri şunlar olabilir.
7,8,9 aylık hamilelikte kanama nedenleri arasında plasenta previa (eşin önde olması) vardır. Plasenta previa 200 gebeden 1’inde görülür. Normalde plasenta rahim ağzına yakın değildir. Ama plasenta previa durumunda eş rahim ağzına yakın yerleşimlidir. Eğer rahim ağzını tam kapatıyorsa total plasenta previa, az kapatıyorsa parsiyel plasenta previa, kapatmıyor ama aşağıya uzanıyorsa aşağı yerleşimli plasenta adını alır.
Plasenta previa vajinal kanama ile belirti verir. Kanama ile beraber ağrı olmaz. Eğer kanama yoğunsa acil sezaryen gerekir. Bebeğin eşi önde ise normal doğum şansı yoktur. Ama aşağı yerleşimli plasentada kanama yoksa normal vajinal doğum yapılabilir.
Plasenta previa kanama nedeniyle anne hayatını tehlikeye sokar. Bebek ile ilgili genelde sıkıntı olmaz. Erken doğum yaptırılması gerekirse prematüriteye bağlı bebekte bazı problemler görülebilir.
7,8,9 aylık hamilelikte kanama nedenlerinden biri de dekolman plasentadır (eşin erken ayrılması). Dekolman plasenta vajinal kanama ve kasık ağrısı (uterus kasılmaları) şeklinde belirti verir. Dekolman plasentada bebeğin eşi rahim duvarından ayrılır. Ayrılmanın derecesine göre bebeğe kan akımı gitmez. Ciddi ayrılma varsa dakikalar içinde bebek kaybedilebilir. Bu nedenle dekolman plasenta acil bir durumdur ve sezaryen ile acilen doğumun gerçekleştirilmesini gerektirir.
Gebeliğin 6, 7, 8, 9. Aylarında vajinal kanama ile beraber doğum sancısı olan kadında ilk akla gelmesi gereken problemdir. Özellikle gebelik tansiyonu, preeklampsi problemi olan gebelerde dekolman plasenta riski daha da artmıştır.
Hamileliğin 28-40 haftaları arasında olan kanama nedenleri 2. Trimester gebelik kanamaları ile aynıdır. Farklı olarak 3. Trimesterde (8,9 aylık hamilelikte) kanamanın nedeni halk arasında “nişan gelmesi” olarak da bilinen durumdur.
Nişan gelmesi doğumun habercisidir. Nişan geldikten sonra genelde 24 saat içinde doğum başlar. Ama yine de doğumu yaklaşmış bir kadında olan kanamaya nişan demeden önce kanamanın nedeni araştırılmalıdır.
Çünkü dekolman plasenta denilen durumda da kanama olur ve bu kanama nişan gelmesindeki kanamaya benzer. Dekolman plasenta acil bir durumdur ve çok acil bir şekilde doğumun gerçekleştirilmesi gerekir. Eğer doğumu gerçekleştirmekte geç kalınırsa bebek kaybedilebilir veya bebek oksijensiz kalıp serebral palsi denilen durumla karşı karşıya kalınabilir.
Hamilelikte yaşanan 2 kanama tehlikeli kabul edilmez. Bunlar hamileliğin 1. Ayında görülen tutunma kanaması ve hamileliğin ayında görülen nişan gelmesi durumudur.
Ancak hastayı muayene etmeden olan gebelik kanamasına normal demek doğru değildir. Anne ve bebek için tehlikeli olan kanama nedenleri ekarte edildikten sonra olan kanama fizyolojik kabul edilebilir. Bu da ancak ayrıntılı muayene ve ultrasonla belli olur.
Daha önce tekrarlayan düşük öyküsü olan hastalarda, tekrar hamile kalmadan önce düşüğe neden olan bazı faktörlerin araştırılması gerekir. Bunlar;
Bu testlerde bozukluk var ise buna göre önlem alıp, ondan sonra gebelik planlanması gerekir. Bunlar dışında ne yazık ki hamilelikte kanama yaşamamak için önceden alınabilecek bir önlem yoktur.
Hamilelikte kanamayı durdurmak için progesteron türevi ilaçlar bazı hastalarda işe yarayabilir. Hamilelik kanamasını durdurmak için klinik pratikte çoğunlukla progesteron türevi ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak bu hap, fitil ve iğneler sadece progesteron eksikliğine bağlı kanaması olan hastalarda işe yaramaktadır.
Tüp bebek tedavisi sonrası olan tekiz gebeliklerde veya ikiz gebeliklerde progesteron içeren ilaçlarla luteal destek sağlanarak düşük engellenebilir.
Referanslar